New York’da kaygı bozukluğu yaşayan, evden çıkamayan Anna Fox’un hikayesi anlatılmıştır. Anna, asla dışarı çıkmaz. Tüm zamanını evde içip, film izleyerek ve komşularını izleyerek geçirir. Anna’nın rutin, sakin yaşantısı evinin tam karşısına taşınan Russell ailesinden sonra altüst olur. Anna, idealindeki aile olarak gördüğü Russell ailesini izlemeye başlar ve bu esnada bir cinayeti gördüğünü düşünmesi ile olaylar baş gösterir. Anna Fox filmde kendisinden bahsettiği sahnelerde psikolojik rahatsızlığını kabul etmektedir. Anna Fox’un deneyimlediği agorafobinin tramvatik ve depresif belirtilerinin bu alanda ilgilenen kişiler için bilgi verici nitelikte olduğu söylenebilir. Keyifli seyirler…
Prozac Toplumu filmi gazetecilik bölümü öğrencisi olan Elizabeth Wurtzel’in depresyon sürecini, bu süreçte aşk, aile, okul, arkadaşlık gibi farklı bağlamlarda deneyimlediği olayları ve tedavi sürecini ele alır. . Film, Elizabeth’in depresyonun ortaya çıkmasına neden olan yaşantıları, kişiliği ve annesinin ebeveynlik tutumları, tedavisi devam ederken deneyimlediği olaylara karşı verdiği bilişsel ve davranışsal tepkiler üzerinden ele alınır.
Baş rollerinde Lily Collins ve Keanu Reeves’in yer aldığı 2017 yılı, Amerikan yapımı film yeme bozukluğu (anoreksiya nervoza) ile mücadele eden genç bir kızın hikâyesini anlatmaktadır.Ellen (Eli) 20 yaşında, ileri düzey anoreksiya nervoza ile mücadele eden genç bir kadındır. Bir rehabilitasyon programına katılarak, diğer hastalarla tanışır ve kendi yolunu bulmaya çalışır. Ancak süreç biraz zorlu geçecektir çünkü Ellen yaşadığı hastalığa karşı bir direnç geliştirmiş ve iyileşme sürecine girmeyi reddetmektedir. Üvey annesi destekçisidir bu süreçte.Susan, onun iyileşebilmesi için elinden gelen her şeyi yapmaktadır.. Spoiler vermemek adına yazıya Anoreksiya nervosa bozukluğunun ne olduğunu açıklayarak devam edeceğim.
Anoreksiya Nervosa: İştah kaybı anlamına gelmektedir. Bu bozukluk kişinin beden ağırlığı veya şeklini nasıl algıladığı ile alakalı bir bozukluktur. Aşırı zayıflamış olsalar dahi çok kilolu olduklarını düşünmektedirler. Beden şekillerini kontrol edebilmek için kendilerini sık sık tartarlar, bedenlerinin çeşitlerini bölümlerini birçok kez ölçerler.
Swallow filmi güzel bir ev ve başarılı bir eşe sahip hamile bir kadının, Hunter’ın, aslında hiç de güzel olmayan, kafese kapatılmış evliliğini, besin değeri olmayan nesneleri tüketmesini konu alıyor. Film anne adayı olan bir kadının hissettiklerine, hamilelik sürecine ayna tutmaktansa Hunter’ınrenkli görünen fakat hiç de öyle olmayan simsiyah hayatına odaklanıyor. Hamileliğin kendisinde hiçbir şeyi değiştirmediğini, yalnızca pika sendromu denen bir rahatsızlığı tetiklediğini görüyoruz. Spoiler vermemek adınayazıya Pika bozukluğunun ne olduğunu açıklayarak devam edeceğim.
Pika: Besleyici değeri olmayan ve gıda değeri taşımayan maddelerin tüketilmesiyle ( en az bir ay ve daha uzun süreli meydana gelen yeme bozukluğudur.) Genellikle hamilelerde ve küçük çocuklarda görülmektedir. Yiyecek değerinde olmayan şeylerin çeşitliliği fazladır ve bu yiyecekler tuhaf denilebilecek maddeler şeklindedir. Bunlara; sabun, kağıt, tebeşir, toprak, çamur, kil, nişasta, saç, karbonat gibi maddeler örnek verilebilir. Bu maddelerin tüketilmesi kişide bazı sorunlara yol açabilmektedir.
Bulimia nevroza nişanlandıktan bir hafta sonra başladı. Kocam belime elini koyup birazcık tombul olduğumu söyledi. Bu da bende bir şeyler tetikledi. İlk kusuşumu hatırlıyorum. Çok heyecanlanmıştım çünkü gerginliğimi attığımı düşünmüştüm.” Diyor Diana bir Röportajında…
Spencer, 1981 yılında Prens Charles ile evlenen Diana Frances Spencer’ın hayat hikayesini konu ediyor. Dışarıdan gözüken şaşalı yaşamın içine hapsolan Diana, Prens Charles ile olan evliliğinin artık sonuna geldiğini düşünür ve 1991 Noel tatilini Kraliyet içinde geçirmek istediği son günleri olmasına karar verir. Spoiler vermemek adına yazıya bulumianervosa bozukluğunun ne olduğunu açıklayarak devam edeceğim.
Bulumia Nervosa: Yunancada kelime anlamı olarak ‘ öküz eti açlığı’ olarak geçmektedir. Bulumia norvosa yenileyen tıkınırcasına yeme atakları ve kilo almayı engellemek amaçlı : istifra, aşırı egzersiz, diyet, müsil vs. kullanma şeklinde davranışların sergilenmesi ile karakterize yeme bozukluğudur. Tıkınırcasına yeme atakları çoğunlukla gizli ve planlı şekilde oluşmaktadır. Tıkınma durumunun ilk anlarında rahatlama hissi oluşmaktadır ancak devamında kişide suçluluk duygusu ve sonucunda tiksinti oluşabilmektedir.
Paris’te garsonluk yaparak, kendine özgü bir dünyada yaşayan saf, çekingen ve masum bir kız olan Amelie’ninhayatını ele alıyor. Annesinin beklenmedik ölümü, babasının soğuk tavırları ve yaşadığı travmalar sonucu, sevimli ve boş şeylerle uğraşarak kendisine eğlence yaratmaya çalışsa da aslında hayatı sıkıcı bulduğu için kendisini son derece yalnız hissetmektedir. Amelie’nin öyküsünde Çekingen ve yaygın anksiyete bozukluğu hakkında bilgi edinebilirsiniz.
Keyifli seyirler…
Oscar ödüllerinde 12 dalda aday olan ve En İyi Film, En İyi Yönetmen dalları başta olmak üzere 4 ödül kazanan ‘Zoraki Kral’ İngiliz Kraliyet ailesinden VI. George’un kekemeliğini yenmesi üzerine kurulu bir dönem filmidir. Çocukluğundan beri kekemelik ile mücadele eden Bertie için bu durum, yapması gereken resmi konuşmalar nedeniyle büyük bir korku kaynağıdır. Zira bir kralın halkı karşısında akıcı ve etkili bir şekilde konuşabilmesi beklenmektedir. Bu zor zamanlarda, eşi Elizabeth’in desteğiyle bir çıkış yolu arar ve karşısına çıkan Avustralyalı konuşma terapisti Lionel Logue olur. Spoiler vermemek adına yazıya sosyal fobinin ne olduğunu açıklayarak devam edeceğim.
Sosyal fobik kilşiler, sosyal durumların çoğunluğunda (topluma karşı konuşma, insanlarla birlikte yemek yeme, genel tuvaletleri kullanma vb.) olumsuz bir şekilde incelendikleriyle ilgili gerçekle orantılı olmayan bir korkuya sahiptirler.
Rebecca Acord ve Lauren Squires tarafından yaratılan bu belgesel, ” She’s Come Undone ” filmindeki Dolores Price’ın siklotimik bozukluk belirtilerini nasıl gösterdiğini anlatıyor ve gösteriyor. Bu, Dr. Caleb Lack’in Central Oklahoma Üniversitesi’ndeki ” Abnormal Psychology ” dersi için yaratıldı.
Dünya genelinde bir anda unutkanlık yapan bir pandemi devam etmekte ve orta yaşlı olan Aris’in hafızasını kaybedenler için özel olarak hazırlanmış bir tedaviye başlamasıyla başlayan bir hikayeyi ele almaktadır. Bu tedavide amaç ise hastaların yeni kimlikler edinmesini sağlamaktır. Spoiler vermemek adına yazıya disosiyatif amnezinin ne olduğunu açıklayarak devam edeceğim.
Keyifli seyirler…
Disosiyatif Amnezi: Kişinin stres yaratıcı bir olayın ardından temel kimlik bilgilerini hatırlayamaması halidir. Bu hatırlayamama hali basit bir unutkanlıktan farklıdır. Kişi günlük yaşamda kullanması gereken bilgileri hatırlayabilir fakat kimlik bilgilerini hatırlamakta zorlanmaktadır. Disosiyatif amnezi akut bir yapıdadır. Başlangıcı ani ve beklenmediktir. Sonlanması birkaç gün ya da yıllar alabilir.
Psikiyatr kocası Doruk’a büyük bir aşkla bağlı Beyza Türker’in yaşamı, karakter değişimlerini yaşamaya başlamasıyla başka bir yöne evrilecek aynı zamanda ortada seri katilin işlediği cinayetlerde de Öldürülen kurbanlarla Beyza’nın arasında kendisinin bile çözemediği bir ilişki vardır diyoruz ve Spoiler vermemek adına yazıya disosiyatif kimlik bozukluğunun ne olduğunu açıklayarak devam ediyoruz.
Keyifli seyirler…
Bu bozukluğa sahip bireylerde farklı zamanlarda birbirinden bağımsız özellikleri olan ego durumları bilince, belleğe ve kimliğe hâkim olur. Bu farklı yapılar arasındaki geçiş bazen dramatik düzeyde zor olabilirken bazen sessizdir. Sebebi tam bilinmemektedir. Temelinin çocukluk çağına ve çocuk çağında yaşanılan travmalara dayandığı düşünülmektedir.
Adam Eley’ın Unvan,BBC Victoria DerbyshireProgramı’nda Sarah’ın belgeselini ele alacağız. Kendi bedenine ve dünyaya yabancılaştıran hastalık depersonalizasyon ve derealizasyon. olarak yaşamış.
BBC’ye konuşan Sarah, “Çok değer verdiğiniz ilişkileriniz, ana kalitelilerini kaybediyor. Ailenizi sevdiğinizi biliyorsunuz ama bunu normal bir şekilde hissetmek yerine teoride biliyorsunuz” diyor.
Bu, az bilinen zihin sağlığı sorunlarından depersonalizasyon bozukluğunun bir sonucu.
Depersonalizasyon: Kişinin kendi vücut parçalarını, yüzünü, kişiliğini kendine ait değilmiş gibi algılaması durumudur. Kişi duygularını, düşüncelerini bütün olarak ve kendinin gibi algılayamamaktadır. Kendisini yukarıdan izler gibi deneyimlemektedir.
Mutsuz bir geçmişi olan bir daire ve tekin olmayan sakinleriyle dolu bir apartmanda geçiyor hikaye. Bu apartman Roman Polanski’nin gerilim filmi Kiracı’nın mekanını oluşturuyor. Polanski’nin canlandırdığı Trelkovsky’nin sıradan memur hayatı, yeni bir binaya taşınmasıyla birden bire değişmektedir. Binanın diğer sakinleri ve eski kiracıların trajik kaderleri paranoyalarına yenilerini eklemektedir diyoruz ve daha fazla spoiler vermeden izliyoruz.
Keyifli seyirler…
Filmde intihar girişiminde bulunan Susanna, babasının psikiyatrist arkadaşı ile görüştükten sonra Clymoore Akıl Hastanesi’ne gitmesiyle ve burada Borderline Kişilik Bozukluğu tanısı alarak tedavi görmeye başlar başlıyor. Kısa bir süre sonra Susanna hastanede Lisa isminde Antisosyal Kişilik Bozukluğu tanısı almış bir kişiyle bağ kurar. Film boyunca her iki bozukluk hakkında oldukça güzel bilgiler edinirken hem de akıl hastalığı merkezinde tedavi olan hastalar arasındaki ilişkileri, terapistler ile diyologları ele alınmıştır. Daha fazla Spoiler vermemek adına yazıya borderline bozukluğunun ne olduğunu açıklayarak devam ediyoruz.
Borderline Kişilik Bozukluğu (BKB), genç erişkinlik döneminde başlayan, aşırı dürtüsellik, duygulanımda ve kişiler arası ilişkilerde dengesizlik, benlik algısında yetersizlik ve terkedilmeye karşı aşırı hassasiyet ile karakterize bir sendromdur.
Filmde ağzıbozuk ve paragöz bir öğretmeni canlandıran Cameron Diaz, rakip olduğu meslektaşının flört ettiği JustinTimberlake’ten hoşlanınca onu elde etmek için bütün yollara başvurur diyoruz. histriyonik bozukluğu hakkında bilgi edinebileceğiniz bu filmde daha fazla Spoiler vermemek adına yazıya histrionik bozukluğunun ne olduğunu açıklayarak devam ediyoruz.
Histrionik kişilik bozukluğu olan birey, tiyatral bir şekilde ilgiyi isteyen, çevreye sürekli olumlu bir kişi görüntüsü verme çabasındadır. Fiziki görüntüsüne oldukça düşkündür. Renkli, ışıl ışıl, dekolteli, yırtmaçlı vs. dikkat çeken tarzda giyinir. Baştan çıkarıcı tutum ve davranışlarını fiziksel görüntüleriyle bir bütün olarak kullanır. Durmaksızın, çekinmeksizin yardım talepleri vardır.
“White Oleander”, Los Angeles’taki bir dizi barınaktan geçen zorlu yolculuğu bir kendini keşfetme yolculuğuna dönüşen Astrid’in unutulmaz hikayesini ele alıyor. Janet Finch’in çok satan kitabı White Oleander’dan uyarlanan film, zorluk ve olgunluktan neşe ve gerçek bağımsızlığa geçen genç bir kadının hikayesini anlatıyor. Bağımlı kişilik bozukluğu hakkında bilgi edinebileceğiniz bu filmde daha fazla Spoiler vermemek adına yazıya bağımlı kişilik bozukluğunun ne olduğunu açıklayarak devam ediyoruz.
Keyifli seyirler…
Bağımlı yapı örüntüsü gösteren kişilerde diğerlerine aşırı güvenme, yetersizlik hisleri, zedelenmiş özerklik ve yapışkan davranışlar görülebilir. Hali hazırda sağlanan bakımı sürdürebilmek için duygusal açıdan bakım veren kişilere yönelik itaat davranışları görülebilir.
Genç ve karizmatik bir adam olan Patrick Bateman’ın hayatını merkeze alan bu filmde Bateman’ın korkunç ve ürkütücü fantezilerini ele alınmıştır. Bateman yalnızca materyalist ihtiyaçları olan ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda benliğini, ilişkilerini ve çevresini inşa eden zengin bir iş adamıdır. Kendi dış görünüşüyle takıntılı olan Bateman’ın dış görünüşü üzerindeki performansı asla bitmez. Patrick Bateman’in buna benzer başka takıntıları da bulunmaktadır. Kendi takıntılarından daha iyisine ve daha yüksek standartlara sahip olan kişileri görünce verdiği kıskançlık ve haset tepkileri de usta oyunculuk ile izleyiciye yansıtılmak istenmektedir. Narsisizm ile ilgili bilgi edinebileceğiniz bu film hakkında daha fazla Spoiler vermemek adına yazıya narsisizm bozukluğunun ne olduğunu açıklayarak devam ediyoruz.
Narsistlik, kişinin kendine duyduğu hayranlığı ve aşırı güveni ifade eden psikiyatrik bir rahatsızlıktır.Bu kişiler, kendilerinin üstün olduğu, başkalarını kendisinden daha değersiz buldukları ve herkesin kendilerine yoğun hayranlık göstermesi gerektiği gibi sorunlu bir zihin yapısına sahiptir.
İletişime Geçin